showtvnet.com

 Buranın iç mimarisi bana at nalını anımsatıyor: üstüste konmuş at nalları… Nalın açık ucunda ise sahne var.  Manhattan’ın kuzey batısında yer alan Lincoln Center’in beşinci katında, sahnenin sağ yanına denk düşen balkonun en ucunda  oturuyorum, salonun en ucuz koltuğu bu… Elazığlı hemşehrim İlhan Kubilay Geçkil ile beraber Elmo’da Pazar kahvaltısı  yaptıktan sonra buraya geldim, yolda yağmura yakalandım, şemsiye de yok, her yerim ıslandı, o nedenle biraz  huzurum kaçtı. İşte perde açılıyor, böylece  Shakespeare’in Romeo ve Juliet oyununun bir  uyarlaması olan bale gösterisi başlıyor. İyi olmuş bu uyarlama, Shakespeare’in  karakterleri bu kez çan çan çene çalmak yerine, kelebek gibi , arı gibi, çekirge gibi yani bütün uçucu ve yarı uçucu hafif  yaratıklar gibi dansedip duruyorlar.  Bir ara sıkılıyorum, sahneye bakmak yerine salona bakyorum. Orkestranın müziği eşliğinde kafamı kamera gibi aşağı yukarı çevirirken, kendimi uzay gemisinin penceresinden dışarı bakıyor gibi hissediyorum, salon bu yarı karanlıkta öyle güzel ki… Balkonların sahneye bakan yüzlerinde aralıklı olarak Zeki Müren göbeği şekerini  anımsatan  lambalar var.

Şu tavanın orta yerinden aşağıya doğru sarkan kocaman küre şeklindeki lambayı görüyor musunuz (biliyorum gör müyorsunuz), keşke bir yarasa olsam da par par par uçarak o lambanın üzerine konsam, lambayı sallayıp sallayıp seyiricileri azıcık heyecanlandırsam, uğultu yaratsam,  dansçıları da gersem, hem böylece kendilerini kollamak için seyircilere değil bana bakarak dans etmek zorunda kalırlar, ben de kendimi önemli ve etkili hissederim. Şahitsiniz değil mi içimden ne kötülükler geçiyor .

İçimden geçen bu kötücül düşünceler normal mi peki, evet normal, çünkü her insan iyilik ve kötülüğün kombinasyonundan ibaret. İslama göre üzerimizde, Kirâmen Kâtibin meleklerini taşıyoruz, sol ve sağ omzumuzda ikamet eden bu melekler  iyi ve kötünun yani günah ve sevabın kaydını tutuyorlar. Çunkü biliyorlar ki içimizde eylemlerimizi yönlendiren iyi ve kötü olmak üzere iki ayrı güç, iki ayrı ses mevcut. Bu seslerden hangisini dinleyeceğimiz konusunda ikircilik yaşıyor, çoğu zaman  hangisinin tavsiyesini yerine getirdiğimizin farkında bile olmuyoruz. Bu iki zıt tavsiye arasında bir denge tutturmak da ayrı bir sanat zaten, tıpkı Ying ve Yang  arasında kurulu olan denge gibi.

Ying-Yang inanışına göre,  karşıt güçler birbirleriyle bağlantılı ve birbirlerine bağımlıdır,  gece ve gündüz, sıcak ve soğuk gibi… Her ne kadar dünyanın doğusundakiler  alakasız bulsa da biz batıda yaşayanlar bu karşıtlıklar silsilesine iyi ve kötüyü de eklemişizdir: iyi ve kötünün birbiriyle olan yakın ilişkisi, birbirine olan varlıksal bağımlılığı, birinin diğerine kolaylıkla dönüşebilirliği, Ying ve Yang formülasyonuna uyuyor…

Bazı sanat eleştirmenleri, Romeo ve Juliet arasındaki aşk ilişkisinin de bir anlamda Ying Yang inanışını yansıttığını  düşünüyorlar. Burada kadın ve erkek bir karşıtlıktır, Romeo erkek Juliet kadın, ikisi de birbirleriyle  bağlantılı ve birbirlerine bağımlıdırlar ve sadece birbirleriyle varolabilirler, kurdukları bu duygusal  dengeyi sürdüremeyince  de ölmeyi yeğlerler.

Peki bu dengede iyilik ve kötülüğün varlığı hani nerde?  Bunun için elimizdeki feneri, Juliet’in ana babasının üzerine tutmak gerekiyor.  Ana baba kızlarını yetiştiren, koruyan, üzerine tireyen ve en çok sevendir ama aynı zamanda kızlarının sevdiği  erkekle yani Romeo ile evlenmesine engel olarak da onun ölümüne yolaçanlardır, burada her ne sebeple olursa olsun, bilerek ya da bilmeyerek, dost  karakteri yani  anne-baba,  düşman karakterine dönüşmüştür. 

Amerika’da giderek popülerleşen bir kavram var: Frenemy. Bu kavram arkadaş anlamına gelen friend ve düşman anlamına gelen enemy sözcülerinin birleştirilmesiyle türetilmiş, en yakınınızdaki dostunuzun aslında en büyük düsmanınız olabileceğine işaret eden bir sözcük, bir bakıma arkadaşı tarafından sırtından bıçaklanan Sezar’in söyledigi  “Et tu, Brute“(Sen de mi Brutus) deyiminin modern bir karşılığı... Sezar döneminde arkadan bıçaklamayla düşmana dönüşen dost, modern zamanlarda kendini  bu kadar açık biçimde belli emiyor. Her şey aslında psikolojik bir sabotaj şeklinde işliyor, arkadaşınız sizin bütün zaaflarınızı bildiği için siz’ nasıl manüpüle edeceğini ve yönlendireceğini de iyi biliyor.

Yalnız konu derin, daha sonra devam edelim mi?.
edit post

Comments

0 Response to 'Frenemy'