03.01.2010 - Taraf Gazetesi


Şehir yine turist kaynıyor, yerlisi yabancısı her yerden gelmişler, yeni yıla New York’ta girmek istiyorlar, büyük bir ihtimalle de çoğu Times Square’de girmek isteyecek. Televizyondan izledim, insanlar sabahın 10:00’ından itibaren Times Square’e gidip gecenin 12:00’ını beklemeye başlamışlar bile. Zaten belli bir saatten sonra meydanda yer bulmak mümkün değil, akşamın 5:00’ı gibi iyice doluyor, 10:00 gibi gittiğinizde ise meydana sadece üç-dört sokak yaklaşabiliyorsunuz, o kadar. Hiç anlamıyorum, diyelim sıkıştınız, tuvalete gitmeye kalktığınızda geri dönebilmeniz mümkün değil. Oraya bir şey içmeden gitmek lazım. Tabii biraz paranız varsa bu eziyeti çekmenize gerek yok. Diyelim ki 375 dolar verdiğinizde Hard Rock Café’nin Times Square’deki şubesine gidip orada yeni yıla girebilirsiniz. Üstelik meydandaki o kalabalığı nasıl aşıp da binaya gireceğiniz konusunda size özel bir kroki veriyorlar. Verdiğiniz paraya orada yemek yiyor, müzik dinliyor, istediğiniz kadar da içiyorsunuz. Her şey Times Square civarında olup bitmiyor tabii. Kentin öteki bar, gece kulübü ve lokantaları da özel programlar sunuyor. Çoğu mekân belli bir para alıyor, buna istediğiniz kadar içebileceğiniz açık bar da dahil oluyor. Fiyatlar mekânına göre değişiyor, 45 dolara da yer var, 400 dolara da yer var, daha fazlaya da yer var. Bazıları ise sadece aşırı talep nedeniyle 20 dolar civarında giriş ücretleri alıyor ama bedava içki yok. Benim bildiğim bir kaç bar ise giriş miriş parası almazken, müşterilerine de yeni yıla giriş ânında kadeh kaldırsınlar diye plastik bardaklarda bedava şampanya da verdi.

“Peki Hıdırcım, bunları boş ver de kendinden bahset sen, ne haltlar karıştırdın”
diye sorabilirsiniz. Olur, söyleyeyim, gizlim saklım yok, benim o gece melaikelerden pek bir farkım yoktu. Aslına bakarsanız kendime ucuz bir şampanya almış, dolaba koymuştum, bir gün öncesinden de kurufasulye yapmış hazır etmiştim: evde tek başıma, aşırı beklentilerden uzak, sakin bir yılbaşı gecesi geçirmek istiyordum. Bilirsiniz, insanlar bu günü daha çok başkalarıyla geçirmek, daha önce hiç yapmadıkları, yavan hayatlarına sıra dışı bir deneyim katacak bir şeyler yapmak isterler. Bu amaçlarına ulaşmak için de çok para harcamaya ve çok içmeye meyilli olurlar. Yılbaşı gecesine dair çok iyi vakit geçirmeye, çok eğlenmeye dayalı, bazen aşırı bazen gerçeküstü olan beklentiler gerçekleşmeyince de hayal kırıklığına uğrarlar. Ben de hayal kırıklığına uğradım ama farklı bir açıdan; nasıl mı, anlatayım.

O gün çoğu işyeri yarım gündü, ben 16:00 gibi işten çıktım. Eve gelir gelmez bir kaç ek şey daha hazırladım, sofrayı kurup sandalyeme yerleştim ve içimden dua ettim: “Tanrım, dünyada herkesin yüzü gülsün, kimse aç ve açıkta kalmasın, anneme, babama, bütün aileme, arkadaşlarıma, okurlarıma, tüm insanlara hayvanlara ve doğaya sağlık, huzur, zenginlik, Taraf’a da uzun ömürler ver lütfen.”

Yemek faslı bayağı uzundu; çok yedim, yerken de Lübnanlı, Suriyeli, Mısırlı, Faslı şarkıcıların şarkılarını dinledim. Bazı isimleri sayayım size, internetten bakarsınız belki: Ragheb Alama, Elissa, Haifa, Nancy Ajram, Rami Ayach, Fadi Andrawos, Wael Kfoury ve Samira Said. Bu şarkıcıları dinledikçe Türkiyeli popçuların onların müziğini nasıl yağmaladığını da keşfedeceksiniz.

Yemek sonrası her zamanki yerime, koltuğuma geçtim oturdum. Başıma da, bir arkadaşımın verdiği, üzerinde “Happy New Year” yazılı plastikten bir kral tacı taktım. TV’yi açtım. Bazı televizyon kanalları Times Square’den canlı yayın yapıyordu. Sütü çok severim, 23:00’a doğru canım çekti, yerimden kalkıp bir bardak süt doldurdum. Koltuğuma dönüp sütümü içtikten sonra öylece sızıp kalmışım, üstelik ağzıma bir damla şampanya bile koymadan, tüh, yeni yıla giremeden uyudum. İşte benim hayal kırıklığım da bu oldu. Böyle yani, size göre renksiz ve sıkıcı olabilir ama benim yılbaşı gecem gayet güzel geçti, çok memnun kaldım. Size aslında benim kayak maceramı da anlatmak istiyordum, kayarken dosta düşmana nasıl rezil olduğumu... Onu da sonra anlatırım artık...

Not:
Kürt gençlerine bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Yeni bir yıla girdik, bu yılı gerçekten kendiniz için yeni bir yıl yapın lütfen. Sizi tahrik edecek ve kızdıracak gelişmelere karşı sabırlı ve sakin olmayı bilin. Kendinize beş yıllık bir plan yapın. Bu süreç içinde ne yapmak istiyorsunuz, eğitiminizde ya da mesleğinizde nereye varmak istiyorsunuz, yani kendinizden beklentilerinizi ve bu beklentilerinize nasıl ulaşacağınızı netleştirin. İnanın bana eğitim, para ve entelektüel güç silahtan da sokaktaki kalabalıklardan da daha etkili faktörler. Eğer kendi hayatınızda, ailenizin ya da yaşadığınız kentin hayatında fark yaratmak istiyorsanız, bilgi ve paraya ulaşmanın yollarını bulmalısınız.


TEK KELİMEYLE

Cehennem içindeki cennet


Rebecca Solnit’in Cehennemde Kurulmuş Cennet kitabı, şu soruya cevap arıyor; neden doğal felaketler insanları birden değiştirip, mücadeleci, cesur, birbirlerine karşı fedakâr ve anlayışlı yapıyor? Ona göre bu davranış değişikliği, berbat koşullara rağmen, toplumun eskisinden daha sevinçli olmasını sağlıyor.


Pasaklı lokantanın lezzetli yemekleri


New York’un Upper West Side semtinde, Big Nick’s adlı bir lokanta var, içerisi Ankara pavyonları gibi aydınlatılmış, masalar kıç kadar, duvarlarda ise bir ben asılı değilim, üstelik her taraf kir pas içinde ama yemekleri harika, ben çok memnun kaldım.


Neee, en mutsuz biz miyiz


Yeni bir araştırmaya göre en mutsuz insanlar New York eyaletinde yaşıyormuş, en mutlular ise Florida’da. Araştırmaya bakılırsa, mutluluk ve güneş arasında doğru orantılı bir ilişki var: soğuk ve az güneşli kuzey eyaletlerinde yaşayanlar mutsuz, sıcak ve güneşli güneyde yaşayanlar mutlu.


Amerika savaşıyor Çin kazanıyor


Amerikan hükümeti, Afganistan’daki savaş için dakikada 57 bin dolar harcarken, bu savaşta tek bir kurşun atmamış ve tek kuruş harcamamış olan Çin devleti, durumdan kazançlı çıkıyor, Çin, demir kömür ve bakır ihtiyacını karşılamak maksadıyla Afganistan’da maden çıkarma hazırlıkları başlattı.
edit post

Comments

0 Response to 'Yeni yılı nasıl kaçırdım'