25.04.2010 - Taraf Gazetesi

Size sorsam, “Aileler için küçük çocuklarını gözü kapalı teslim edecekleri tek yer neresi” diye, cevabınız ne olur? Ne cevap verdiğinizi buradan duymuyorum ama gözlemlediğim kadarıyla insanlar, Tarının evine ve aile bireylerine bu konuda çok güveniyorlar. Ancak yaşanan gerçekler, birine çocuk emanet ederken çok da gözü kapalı davranmanın doğru olmadığını gösteriyor, yani haham da olsa imam da olsa rahip de olsa eş dost akraba da olsa, gerekli tedbirleri almadan savunmasız çocukları kimsenin vicdanına teslim etmemek gerekiyor.
Biliyorum, içinize kurt düşürdüğüm için bazılarınız bana sinir bile oldunuz. Ama sinir olmayı bırakın ve anlatacaklarımı dinleyin lütfen. 2000 yılı başlarında Amerikan Katolik Kilisesi’nde büyük bir skandal patlak verdi. O yıllarda bazı yetişkin insanlar birbiri ardına ortaya çıkıyor ve çocuklukların da gittikleri kilisenin rahipleri tarafından cinsel tacize ya da tecavüze uğradıklarını itiraf ediyorlardı. Ardından da bu insanlar Katolik Kilisesi aleyhine davalar açmaya başladılar. Durum çok ciddiye binince bu kez bizzat Kilise örgütünün kendisi bir anket yaptırttı: Anket sonuçları akıl almazdı, yüzde 80’den fazlası erkek olan binlerce çocuk cinsel taciz ya da tecavüze uğramış, bunların bazıları kilise yönetimlerine yansımış ve örtbas edilmişti. Yani çoğunlukla her şey yapanın yanına kâr kalmıştı.
Tecavüz kurbanlarıyla görüşüldüğünde, bu insanların geçmişte yaşadıkları travmayı bir türlü atlatamadıkları ve çoğunun hayatının bu nedenle hasara uğradığı görülüyordu. Bunun iki önemli sebebi, başlarına geleni yıllarca içlerinde saklamaları ve kimseyle paylaşamamaları, ikincisi ise faillerin cezalandırılmamasıydı. Daha bir ay önce İrlanda Katolik Kilisesi global bir tecavüz skandalıyla sarsıldı. Bu skandalın kurbanlarından biri de bugün yetişkin bir avukat olan Helen McGonigle’di. Helen altı yaşındayken Rahip B. Smyth’in tecavüzüne uğramıştı, hatta bu adam kızkardeşine ve annesine de tecavüz etmişti. Küçük kız durumu annesine anlatmış ancak anne çevreye karşı kutsal kiliseyi suçluyor olmamak için işin üzerini kapatmıştı. Sonuçta anne akıl hastası olmuş, kızkardeş intihar etmişti.
Bu arada kilise deyince bunu Hıristiyanları kötülemek için bir malzeme olarak kullanmaya kalkmayın sakın, yoksa ayağımdaki terlikleri çıkarır ve size doğru fırlatıveririm. Çocuklara tecavüzün bizim ülkemizde daha çok olmadığını nereden biliyorsunuz. Arkadaşım olduğu için söylemiyorum, başarılı bir gazetecilik olayına imza atan Hürriyet’in deneyimli muhabiri Gülden Aydın’ın ortaya çıkardığı Siirt’teki tecavüz olayını biliyorsunuz. Küçük kız çocuklarına, herkes bildiği halde göz göre göre tecavüz edilmiş. Yıllar önce de Adana’daki bir ilkokul öğrencisine tecavüz edilmiş, bunu öğrenenler re, birer birer çocuğa tecavüz etmişlerdi.
O halde bizim toplumun ciddi olarak kendine dönüp bakması ve bu sorunla yüzleşmesi lazım. Siz anne babalar, abi ve ablalar, soruyorum size, küçük çocuğunuz ya da kardeşiniz seksüel saldırıya uğradığında size rahatça gelip anlatacağından emin misiniz. Hiç çocuğunuzla oturup konuştunuz mu “Sana garip gelen bir dokunuş hissettiğinde ya da sözler işittiğinde hemen bana gel ve anlat” diye. Çünkü istatistikler gösteriyor ki çocuklar suçlanma korkusuyla, yaşadıklarını sizlere söyleyemiyorlar.
Amerika’da, çocuklara cinsel taciz olaylarındaki istatistiksel artışı öne sürüp konuyu saptırmayın hemen. Bu aslında eskiye göre gerçekten artış olduğu için değil, sadece eskiye göre bu tür olayların ortaya çıkmasını kolaylaştıran koşulların sağlanmış olmasından kaynaklanıyor. Çocuk hakları ile ilgili yüzlerce sivil toplum örgütü var, bunlar hem lobi yaparak yasaların sürekli yenilenmesini sağlıyorlar, hem de toplumu bilinçlendirmeye çalışıyorlar. Bizde ise ne devlet ne de aileler bu konuda bilinçli, çocuklarımızı koruyamıyoruz. Amerika’da devletin bu konuda nasıl bir kontrol sistemi geliştirdiğini hukukçu Jill Wade’e sordum. Jill şöyle diyor; “EĞER ÇOCUK İÇİN TEHLİKE söz konusu ise, öğretmen, terapist, hastane çalışanı, doktor ve sosyal yardım uzmanlarının, durumu, Çocuk Tacizi Yardım Hattı’na bildirmeleri kanuni mecburiyet, yoksa ceza yiyorlar.”
Dünya tatlısı çocuklarımızı korumak için Türkiye’de neler yapılmalı? Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Kavaf benimle iletişime geçerse bu konudaki projemi kendileriyle seve seve paylaşırım.


ÜÇ SORU BİR KONU


Wall Street hâlâ bir lağım çukuru

Amerika’nın en çok kâr eden finans kurumu Goldman Sachs şimdilerde büyük bir yolsuzluk davasıyla yüz yüze. Olup bitenlerden belki Türkiye finans sistemi de ders çıkarır ümidiyle, konuyu, yolsuzluk uzmanı Sam E. Anta ile görüştüm. Bu adam nasıl yolsuzluk uzmanı olmasın ki, geçmişte Crazy Eddie skandalıyla en büyük finans yolsuzluklarından birini bizzat kendisi yaptı. Sam, zamanında nasıl soğukkanlı biçimde kimsenin gözünün yaşına bakmadan suç işlediğini artık her yerde yazıyor, söylüyor ve ekliyor: “Kusuruma bakmayın.” Bundan böyle bildiklerini öğrencileri ve okurlarıyla paylaşan Sam’e sordum:

HG: Sam, Goldman’a açılan yolsuzluk davası hakkında ne düşünüyorsun. Durum, Wall Street’in kural tanımazlığının apaçık bir göstergesi değil mi?


SA:
ABD Sermaye Piyasası Kurumu SEC’nin (Securities and Exchange Commission) 76 yıllık “10b-5” maddesi, halka açık bir şirketin yatırımcılarına yanlış ve yanıltıcı ifşaatlarda bulunmasını, yani onları kandırmasını yasaklıyor. Ancak bu davada görülüyor ki Goldman bu kuralı ihlal etmiş. SEC’nin elinde çok sağlam deliller var. Anlayacağınız bu dava, Wall Street’in hâlâ bildiğiniz eski lağım çukuru olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

HG: Hazırlanan yeni reform taslağı finansal piyasalarda amaçlanan şeffaflığı getirecek mi, bu anlamda Obama yönetimine tavsiyen ne?


SA:
Yahu olacak şey değil, sekiz milyonluk New York’ta 38 bin üniformalı polis var ama SEC’nin koskoca Amerikan para piyasalarını denetlemek için topu topu 3500 elemanı var. BEYAZ YAKA SUÇLARI çok komplike, dolayısıyla Goldman davasındaki türden yolsuzlukların ortaya çıkarılması çok zaman alıyor, çok geniş kapsamlı araştırmalar gerektiriyor. İşte bu nedenle de SEC, para piyasalarında dönen katakullileri etkili biçimde ortaya çıkaracak ya da baştan görüp önünü alacak donanıma sahip değil. Suçu işleyenler de durumun farkında oldukları için, rahatlar. İkinci sorun da şu: SEC muhasebe bilgisi yeterli avukatlara sahip değil, örneğin Madoff davasında SEC karmaşık alım satım işlemlerinin incelenmesi konusunda normal avukatlara çok güvendi ve başarısız oldu, oysa muhasebe bilgisi iyi olan avukatlar kullanılabilirdi. Obama yönetimi SEC’nin eksikliklerini bu yönde tamamlamalı.

HG: Wall Street kuzu kuzu bekleyip devletin hazırladığı yeni finans yasasının yularını boynuna geçirmeyi kabul etmeyecek herhalde. Ortada bir savaş var, kim galip çıkacak, politik güç mü finansal güç mü?


SA:
Valla ben de bilmiyorum. Denir ki para piyasaları sırtını finansal verilerin doğruluğuna yaslar. Wall Street şirketlerinin, şeffaflığa karşı atacakları her adım, aslında kendi sonlarını hazırlar, yani benimsediklerini söyledikleri kapitalizmi bizzat kendi elleriyle boğazlamış olurlar.

edit post

Comments

0 Response to 'Tecavüzcüyü yakalamak'