showtvnet.com

1977 yılında Demokrat partiden başkan seçilen Jimmy Carter, Beyaz Ev’e geldiğinde çok ilginç bir girişimde bulundu, topluma örnek olsun ve güneş enerjisi kulllanımını özendirsin diye, Beyaz Evin damına güneş panelleri yerleştirdi. Yıl 1979’du. Karısı çoluğu çocuğu, bütün aile, güneşin ısıtttığı suyla çimdiler. Carter, Avrupalı sosyal demokrat liderleri andiran iyi niyetli ve toplumcu bir liderdi, dolayısıyla Allah’ın sunduğu bu bedava ısı kaynağından herkes yararlansın istiyordu. Bu nedenle güneş ve rüzgar enerjisine yatırım yapmak isteyen yatırımcılara önemli teşvikler sağladı, vergi indirimlerine gitti.

Ancak Carter’den sonra seçilen ve Amerika’nın 40. Baskanı olarak 1981’de göreve başlayan Ronald Reagan ne yaptı dersiniz. Astarı yüzünden pahalı olduğu iddiasıyla bu panelleri derhal söktürüp çöpe attı ve ardından da “nihayet kurtuldum” şeklinde derin bir ohhh çekti. Bununla da yetinmedi, petrol lobisinin verdiği gazla hareket ederek, alternatif enerji sektörünün ayağına çelme takıp yere düşürdü; teşvikleri ve vergi indirimlerini kaldırdı.

Reagan gerçekten hem ekonomide hem de iç ve dış siyasette radikal sağ politikalar izledi. Ondan sonra baba Bush, Clinton ve oğul Bush geldi geçti. Ancak hiç biri Regan’ın o gün temelini attığı ekonomik politikalarda cok temel değişimlere gitmediler. Belki bu nedenledir ki Amerikadaki pek çok ekonomist, “içinde bulunduğumuz yeni ekonomik buhranın esas sorumlusu kim?” diye soruldugunda, işaret parmaklarını rahmetli Reagan’ın resmine yöneltirler.

Şimdi Obama görevde, Ancak Obama, Reagan sonrası başkanlardan hayli farklı. Çünkü herkese illallah dedirten bu ekonomik buhrandan ülkeyi çıkarmak için hiç alışık olmadığımız, oldukça radikal sayılabilecek politikalar uyguluyor. Ne tesadüftür ki Obama’nın uygulamaya koyduğu her karar, Reagan karalarının antitezi gibi. İşte bu nedenle Obamayı sosyalist olmakla itham edenler var, hatta geçenlerde sevdiğim bir televizyoncu olan Rachel Maddov espiriyle karışık. “Bolşevik devrimini de bekliyoruz” dedi.

Peki neymiş Reagan’ın tezleri ve neymis onun antitezi, hepsi asağıda:

* Reagan daha seçim kampanyasında seçmenlere demişti ki devlet toplumun problerinin çözümü olamaz, tam tersine problem olur. Ve aynen şöyle devam etmişti: “Ingilizcedeki 9 berbat sözcük şudur: Ben devletten geliyorum ve burada size yardım için varım.” Obama ise toplumdaki problemleri çözmek için devleti daha fazla devreye sokuyor. Hatta devlet sirket bile kurtariyor.

* Reagan sirketler ve girişimciler için “bırakın kim ne halt yerse yesin” şeklinde açıklanabilecek “laissez faire” (terbiyeli çevirisi: bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler) ilkesini kutsallaştırdı. Obama ise sizi serbest bırakmaya gelmiyor ilkesiyle hareket ederek mali piyasaları ve şirketleri denetleyici yasalar hazırlıyor.

* Reagan devletin kamu harcamalarını düşürdü, ne yol ne yolak yaptı (Bu nedenle Amerika’da alt yapı çok eskidir). Obama son tesvik paketinden, eyalatelere önemli bir para akıtarak hem mevcut altyapıyı tamir etmeleri hem de diğer altyapı eksikliklerini gidermelerini istedi.

* Reagan silahlanmaya büyük yatırım yaptı. Obama Polonya’ya kurulması planlanmış füzesavar projesini iptal etmek için bir yol arıyor.

* Reagan ülkeyi petrole bağımlı hale getirerek aslında ülkeyi enerjide dışa bağımlı hale getirmiş oldu. Böylece ülke, enerji kaynaklarını kontol için Ortadoğu’da hiç bitmeyen çetrefilli bir maceranın içine sokuldu.Obama Amerika’yı bu bağimlılıktan kurtarnak için alternatif enerjiye yatırımı tesvik ediyor. Bu konuda çok ciddi ve büyük projeleri var.

* Reagan doneminde şirketler baskent Washingtonda DC’de konuşlandırdıkları lobicileri sayesinde, istedikleri yasal duzenlemeyi yapıyorlardı. Obama lobicileri ortadan kaldırmaya çalışıyor.

* Reagan aşırı milliyetçi bir dış politika izleyerek, ülkeyi soğuk savaşın eşiğine getiren yırtıcı bir şahindi. Obama barışçı ve enternasyonalist bir tutum sergiliyor. Ulkeyi mevcut savaşlardan geri çekmeye ve ilişkilerin gergin oldugu İran gibi ülkelerle barışmak için uğraşan bir güvercin O.

* Reagan şirket merkezli politikalar izliyordu. Obama insan merkezli politikalar izliyor. Eğitimde kalitenin arttırılması için teşvikler veriyor. Bireyin onurlu bicimde yaşamasının iki temel şartı olan iş güvencesi ve sağlık sigortasını herkese sağlamak istiyor.

ÇANKAYA KÖŞKÜNE GÜNEŞ ENERJİSİ PANELİ

Yeni düşüncelere olan açıklığı ve merakı ile bildiğimiz Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’e bir öneride bulunmak istiyorum: Türkiye enerjide dışa bağımlı bir ülke, bu bağımlılığı en aza indirmekte fayda var. Çünkü örneğin 2007 yılının on aylık döneminde gerçekleşen 50.8 milyar dolarlık dış ticaret açığının 26.6 milyar dolarlık bölümü enerji ithalatından kaynaklaniyor. Sayın Gül, alternatif enerji kullanımını daha popüler hale getirmek ve topluma örnek olmak için Çankaya Köşkü’ne güneş enerjisi panelleri koydurtabilir.
edit post

Comments

0 Response to 'Reagan'ın antitezi: "Bolşevik" Obama'