29.12.2008- Taraf Gazetesi

Yakında Türkiye’de olacağım. Biraz gerginim galiba. Çünkü alışveriş yapmalı ve hediye almalıyım. Ailem o kadar kalabalık ki eli boş gitsem olmuyor, birine alsam diğerine almasam yine olmuyor.

Ancak İstanbul’a gidiş tarihi yaklaştıkça, fikrim değişiyor gibi, kimseye bir şey almamayı düşünmeye başladım, hem böylece, bir kaç yükten birden kurtulmuş olacağım; birincisi, kime ne uyar, kim neyi beğenir ya da beğenmez diye düşünmekten, ikincisi, ayaklarıma kara sular inene kadar çarşı pazar gezmekten, üçüncüsü ise bu ekonomik krizde çok kıymetli olan parayı, çula çaputa ıvıra zıvıra harcamaktan.

Ancak sonra tekrar fikir değiştirdim ve kesinlik kazanmamakla birlikte, sadece anne ve babama hediye almaya karar verdim. Yani kafam bir gidip bir geliyor.

Ne alırsan 99 sente


Neyse, Christmas arifesindeki alışveriş turumun başlangıç noktası 23. Sokak’ı 8. Cadde’ye bağlayan kavşak oldu. Köşedeki pastanede bir kahve içip peynirli danishimi yedim (danish, Elazığlıların taze tuzsuz koyun peynirinden ve şekerden yaptığı ve peynirli dedikleri pideyi anımsatıyor bana).

İçerinin sıcağını bırakıp dışarı çıkmak zor oldu, New York son bir haftadır bayağı bir soğuk çünkü. Aynı hizada, az ileride 99 Cent Store adlı bir mağazalar zinciri var, o yöne koştum ve mağazanın içine atıverdim kendimi, içerisi sıcaktı.

Burada her şey üst üste yığılı, biraz Anadolu kasabalarındaki eski toptancı dükkânlarını anımsatıyor. Müşterilerin çoğunluğu Chelsea’deki project house (düşük gelirli insanlar için devlet tarafından yapılmış konutlar) denilen binalarda yaşayan Latinler ve siyahlar, bir de benim gibi tutumlu insanlar (isterseniz cimri deyin)...

Raflarda, çoğunluğu Çin’de yapılmış fiyatı bir dolara her türlü malzeme mevcut; tuzdan karabibere, taraktan çoraba, bisküviden bibloya, oyuncaktan cımbıza kadar... Bazılarının fiyatı bir doların biraz üzerinde ama hiç biri de öyle üç doları geçmiyor.

99 Cent Store
’da dolanırken aklımdan, en azından küçük yeğenlerim için bir kaç şey almak geçti. Sonra yine vazgeçtim.

New York
un Mahmutpaşa’sı

Bu mağaza beni kesmedi, bunun üzerine doğuya doğru yürümeye karar verdim. Amacım, 6. Cadde üzerinden yukarıya çıkmak ve İstanbul’daki Mahmutpaşa’yı anımsatan 28. Sokak’a varmaktı. Bu sokak üzerinde yer alan mağazalarda, 10 dolara pantolonlar bulabilirsiniz; 8 dolara sahte ama gayet güzel görünümlü saatler, 13 dolara marka parfümler var... Bu parfümlerin kokusu ne kadar kalıcı ne kadar uçucu, sahte mi değil mi hiç bir fikrim yok.

Bu sokakta da kafama göre pek bir şey bulamadım. Bunun üzerine biraz daha yukarıya yani 34. Sokak’a doğru yürüyüp, fiyatların nispeten tuzlu olduğu ünlü mağazalar zinciri Macy’s’e gitmeye karar verdim. Çünkü Macy’s’den alışveriş kartı sahibiyim ve taksitli alışveriş yapabilirim. Hem bu dönemlerde, büyük mağazalarda malına göre yüzde 60’lara varan indirimler yapılıyor.

Dünyanın en büyük mağazası


Macy’s’in buradaki şubesinin dünyanın en büyük mağazası olduğu iddia ediliyor. Müşterileri çok çeşitli. Yüzde 42,3’ünü yüksek gelir grubundan insanlar oluşturuyor, Yüzde 37’sini orta, yüzde 20,7’sini de düşük gelir grubundan kişiler. İçerideki kalabalıktan da bunu az bucuk çıkarabiliyorsunuz zaten.

Mağazanın 34. Sokak ve Broadway’e bakan vitrinleri, özel şekilde hazırlanmış. Vitrinler 15’e yakın bölüme ayrılmış. Her bölüm bir tiyatro sahnesini andırır şekilde dekore edilmiş. İçinde hareketli kuklalar, ilginç ışıklandırmalar ve müzik var. Dolayısıyla bu vitrinler, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çok çekiyor.

Hep aynı şarkılar


Mağazanın içi ışıl ışıl ve rengârenk, George Michael’ın fondaki sesi içerideki kalabalığın uğultusunu birazcık bastırıyor gibi. Last Christmas adlı şarkısı çalıyor yine, geçen yıl da çalıyordu, önceki yıl da daha önceki yıl da ve daha daha önceki yıl da...

Bu şarkı bitiyor bu kez Santa Claus is Coming To Town başlıyor, ardından Rudolph The Red Nosed Reindeer, sonra Jingle Bell Rock, I’ll be Home for Christmas ve yarı Latince yarı İngilizce söylenen Feliz Navidad.

Mağazalarda müzik çalmak burada zaten adet. Ancak Christmas döneminde hep aynı şarkılar çalınınca biraz bezdiriyor insanı. Garibim mağaza yöneticileri de ne yapsın, yapılan araştırmalara göre müşterilerin o mekânda daha fazla kalmasını ve daha fazla alışveriş yapmasını sağlıyormuş fon müziği.

Köpeklere de Christmas hediyesi


Düşünün şimdi, benim kafamı allak bullak eden bu alışveriş gerilimini Amerikalılar her yıl Christmas döneminde yaşıyorlar. Benim bir arkadaşım tam 45 hediye paketi hazırladı mesela. Herkes herkese bir şeyler almak zorunda gibi. Bu nedenle mağazalar, Christmas’a yakın dönemde adeta yağmalanıyor. Reklamlar da bu konuda adeta insanları kamçılıyor gibi. İnanır mısınız geçen gün televizyonda bir reklam filmi izledim, adam köpeğine de Christmas hediyesi alıyor.

Christmas aralığın 25’indeydi.
Bu ayın 24’ünü 25’ine bağlayan akşam aileler biraraya gelip yemek yapıp yiyorlar ve o akşamın sabahı da birbirlerine aldıkları hediyeleri açıyorlar. Hediyelerin pahalılığına değil, ilginç ve eğlenceli olmasına bakılıyor çoğu zaman.

Nerede o pancarın bolluğu


Christmas gelenekleri Amerikalılar için hakikaten büyük masraf. Yapılan bütün araştırmalar gösteriyor ki her yıl aralık ayı içinde, her bir evde, ortalama 616 dolarlık harcama yapılıyor ve bu harcamaların 416 doları sadece hediye almak için... Alışveriş çılgınlığı özellikle kasımın sonunda başlıyor ve aralık ayı sonunda had sayfaya çıkıyor. Örneğin, 2005 yılı aralık ayında sırf internet üzerinden 30,1 milyar dolarlık alışveriş yapıldı. Perakende satış yapan şirketler, bazen bir yılda yapamadıkları satışı bu ay içinde yapıyorlar.

GALLUP’a göre 2007 yılında kişi başına Christmas harcaması 866 dolardı. Ancak bu yıl bu rakamın çok düşeceği hesap ediliyor. Bunun işaretleri çeşitli. Normalde, şirketler bu dönemde paralar harcayıp elemanları için Christmas partileri düzenlerler, birçok şirket elemanlarına hediye çeki verir. Eee bu çekleri nakide çeviremiyorsunuz, mecburen bir şey satın alarak harcamanız lazım. Hediye çekleri ile yapılan alışveriş ise gecen yıl 40 milyon dolara yakındı.

Ancak bu yıl işler değişti tabii. Ekonomik kriz ülkedeki her şeyi olduğu gibi Christmas harcamalarını da çok kötü etkiledi. İşsizlik son 14 yılın en yüksek oranına erişince o cömert olan Amerikalılar birden tutumlu olmaya başladılar. Elemanları için yılbaşı partileri düzenleyen şirketlerin sayısı çok azaldı, hediye çeki verenler de öyle. Zaten batan mağazalar yüzünden milyonlarca dolarlık hediye çekinin boşa çıktığı söyleniyor. GALLUP’un yaptığı ankete göre Amerikalıların yüzde 45’i geçen yılla kıyaslandığında bu yıl hediyeye daha az para harcamış. Harcayanlar da ucuz mağazalardan alışveriş etmeyi tercih etmişler, bu nedenle Wal-Mart, BJ’s Wholesale Club’ın satışları hiç de fena değil, ancak Saks Inc. ve Abercrombie & Fitch gibi mağazalar kan ağlıyor. Aynı durum lokanta zincirleri için de geçerli Red Lobster müşteri bulamazken 1 dolara hamburger satan McDonald’s’ın işleri tıkırında.
edit post

Comments

0 Response to 'Amerikalılar eskisi gibi bonkör değil'