11.01.2009- Taraf Gazetesi

“Yıllar önceydi, Gazze bölgesini ilk defa ziyaret ediyordum. Arkadaşım Alya ile birlikte Gazze’nin sahil şeridinde arabayla ilerliyorduk. Birden ileride, sahilde bir adamın denize bir şeyler fırlattığını fark ettik. Yaklaştıkça anladık ki bu yaşlı adamın elindekiler portakaldan başka bir şey değildi. Yanındaki sandıktan çıkardığı portakalları denize fırlatırken, keyifli bir oyun oynuyor falan değildi, çünkü bunu yaparken üzüntülüydü. Yaptığından pişmanlık duyuyor olmalıydı ki elindekiler ağırlaşıyor, sanki kaldırılması güç demir güllelere dönüşüyor, kolunu güçlükle hareket ettiriyordu. Bu talihsiz adam, kendi bahçesinden topladığı bu portakalları İsrail’e sokamadığı için satamamış ve emeğinin karşılığını alamamış Filistinli bir çiftçiydi. Dolayısıyla bekleyip portakalların çürümesini görmek yerine, onları denize atıp unutmayı tercih etmişti. O gün tanık olduğum bu manzara hiç bir zaman aklımdan çıkmadı.”

Yukarıdaki satırlar, Harvard Üniversitesi öğretim görevlilerinden Sara Roy’a ait. Roy bu ziyareti 1985 yılında gerçekleştirmişti. O günden bu güne yıllar geçti ancak bu manzarada değişen hiç bir şey olmadı. Çünkü bugün hâlâ Gazzeli çiftçiler, benzeri hayal kırıklıkları yaşıyorlar onca emek verdikleri ürünlerini İsrail’in çıkardığı zorluklar nedeniyle satamıyorlar ve para kazanamıyorlar dolayısıyla yaşamları sürekli bir kâbus olarak devam edip gidiyor.

İSRAİLLİLER KENDİ GEÇMİŞLERİNİ FİLİSTİNLİLER’E YAŞATIYOR


Bugün medyada İsrail’in Filistin’e uyguladığı askerî ve siyasi baskılardan söz ediliyor. Oysa bu baskıların bir de ekonomik ayağı var. İşte bu üç ayaklı baskı nedeniyle Filistin, özellikle Gazze, modern dünyanın en büyük toplama kamplarından birine dönüşmüş durumda. Bu bölgede sefalet kol geziyor. Bir dönem Hitler tarafından toplama kamplarında tutulan, aç bırakılan, işkence yapılan ve ölüme hazırlanan masum insanların kurduğu İsrail devleti, şimdi kendi halkının geçmişini aynen Filistinlilere yaşatıyor. Filistinliler Gazze şeridinin öte yanına sıkıştırılmış ve ölüme terkedilmiş esirler gibiler. Neden böyle olduğunu birazdan daha iyi göreceksiniz.

Gazze’de ekonomik durum gerçekten içler acısı. Üstelik bu durum tesadüfî değil, aksine sistematik.
Asıl korkunç olan da bu zaten. İsrail uyguladığı politikalarla o toprakları her anlamda Filistinliler için yaşanmaz hale getirmek ve oralardan çekip gitmelerini sağlamak istiyor Tıpkı daha önceki katliamlar nedeniyle dünyanın başka ülkelerine toplu göçe zorladıkları milyonlarca diğer Filistinli gibi. İsrail şimdi kalanları da göndermek istiyor.

AĞIR AĞIR ÖL FİLİSTİN


İşin hem trajik hem de komik bir yönü var; İsrail ve Batılı devletler, bu halktan, yaşadıkları onca eziyete karşı sessiz kalmalarını ve duruma katlanmalarını istiyorlar: çocuklar taş atmasın, Hamas İsrail kentlerine füze fırlatmasın. Bu arada İsrail her şeyi yapsın. Peki, o halde Filistinliler ne yapsın? Filistinlilerden yapılması istenen tek şey var; hiç karşı koymadan oturup beklemek ve ağır ağır ölmek...

GAZZE İKİNCI DUBAİ OLABİLİR Mİ?


İsrail’in bu halkı nasıl adım adım köşeye sıkıştırdığını biraz daha yakından görelim.
2005 yılındaki ayrılmadan bir yıl sonra Bush, Gazze’yi Filistinliler için büyük bir fırsat olarak değerlendirmişti. Ona göre Filistinliler bölgede modern bir ekonomi inşa edebilirlerdi. İsrail şakşakçısı olan ve ne hikmetse zaman zaman pembe hayallere dalacak kadar saflaşan New York Times yazarı Thomas Friedman ise Filistinlilerin Gazze’de ikinci bir Dubai kurabileceklerini yazıyordu. Çünkü bu iki kafadara göre Gazze’nin içinde bulunduğu büyük ekonomik çöküntü sadece bir tesadüftü, dolayısıyla Filistinliler isterlerse bu kaderi değiştirebilirlerdi.

Oysa ne bu yoksulluk bir tesadüftü ne de Filistinliler modern bir ekonomi kurmak için gerekli güce ve bağımsızlığa sahipti.
Bir kere Gazze ekonomisi tümüyle İsrail’e bağımlıydı ve 1970’lerden bu yana kuralları İsrail belirliyordu. 2000 yılındaki intifadadan bu yana İsrail’in mantık dışı kısıtlayıcı politikaları iyice arttı ve durum daha da kötüye gitti. Her şeyden önce İsrail’den gelen aylık 55 milyon dolar civarındaki gümrük ve vergi gelirleri kesildi, çünkü İsrail bu paraları Gazze’yi cezalandırmak için elinde tutma kararı aldı ve vermedi. Ayrıca uluslararası ambargo nedeniyle Gazze’ye verilmesi gereken yıllık 1 milyar doların üzerindeki ekonomik yardım donduruldu dolayısıyla bu para da Gazzelilerin eline geçmedi. Çünkü onlara göre Meclis’te çoğunluğu elinde bulunduran Hamas bir terör örgütüydü. Oysa bu örgüt demokratik bir seçimle başa geçmişti ve halk aşırı derecede “peki efendimci” olan Arafat yanlılarının hiçbir sonuca götürmeyen politikalarından bıktığı için Hamas’a oy vermişti.

Bütün bu gelişmeler Gazze’de işsizliğin sürekli olarak yükselmesine sebep oldu. Dünya Bankası verilerine göre 2007 yılına ait işsizlik oranı yüzde 30’u buluyordu. Bunun daha yüksek olduğunu iddia edenler var. Bu arada yoksulluk oranı yüzde 50’nin bile üzerine çıkmıştı Durumun vahametini düşünün artık.

Zaman zaman bu trajik durumun ortadan kalkacağına yönelik de umutlar yaratılmadı değil. 2007 Kasım’ındaki Annapolis konferansından sonra İsrail başbakanı Olmert ve Filistin lideri Abbas bu meseleleri 2008 sonuna doğru çözmek konusunda mutabakata varmışlardı. Filistin Reform ve Kalkınma Planı gereği 7,7 milyar dolarlık bir paket öngörülüyordu. Ancak hepinizin şahit olduğu gibi barış ve ekonomik rahatlama değil İsrail’in vahşi saldırısı geldi.

İsrail’in son saldırısına kadar 1,5 milyon Gazzeli ne İsrail’e giriş yapabiliyordu ne de Rafah’dan Mısır’a geçebiliyordu.
Yiyecek, yakacak, elektrik, su gibi kritik ihtiyaçlarını karşılamak konusunda inanılmaz zorluklar çekiyorlardı. Bu nedenle binlerce Gazzeli 2008 Ocak’ında Mısır sınırındaki duvarı yıkıp karşı tarafa yani Mısır’a geçmek zorunda kaldı, sırf yiyecek ve yakıt satın alabilmek için. Hatta Mısır, insanlar içeri girip temel ihtiyaçlarını satın alabilsinler diye Ramazanın başlangıcında sınır kapısını bir kaç günlüğüne açık tutmuştu.

Şimdi bütün bunlara ek olarak evlerine bombalar düşüyor, ölüyor, yaralanıyor ve yok oluyorlar, üstelik bu portakal mevsiminde...
edit post

Comments

0 Response to 'Portakalları denize atan Filistinli'