7 Şubat 2007 - showtvnet.com

Hillary Clinton en sonunda 2008 Amerikan başkanlık seçimleri için adaylığını açıkladı. Aslında aday olacağı epey önceden biliniyordu. Ancak H.Clinton beklemeyi tercih etti. Niye? Assolistler sahneye en son çıktığı için mi, değil. Hilary biliyordu ki ne kadar geç ortaya çıkarsa o kadar az yıpranacak.

Amerika’da, başkanlık için adaylığını açıklayan şahsın çekeceği var demektir. Hemen tozlu dosyalar üflenerek açılır ve geçmiş irili ufaklı skandallar şeklinde bohçadan çıkarılıp, siyasetin çamaşır ipine gerdek çarşafı gibi serilir.

Barack Obama Medrese mi okudu?
Bakın Barack Obama’nın başına gelenlere. Obama da Amerika’da ki Demokrat Parti’nin başkanlık adaylığı için yarışıyor ve adaylığını da aylar öncesinden açıkladı. Tabi o günden bugüne iyisiyle kötüsüyle başına gelmeyen kalmadı. Zaten siyah ve kimse ona pek şans tanımıyor, üstelik güçlü bir lider olmasına rağmen. Şimdi Obama ile ilgili yeni bir skandal patlatılmaya çalışılıyor. Acaba Obama gizli bir Müslüman mı?

Amerikalılar için gerçek bir felaket, bir Müslümanın Beyaz Saray’a yerleşip onları yönetmesi olurdu herhalde. Özellikle ülkenin ortasında yaşayan tutucu kesimlere göre en büyük düşman Müslümanlar. Çünkü onlara göre teroristler artık komünist değil, Müslüman. Bu durumda Müslümanlık birini yaralamak için iyi bir silah. Şimdi bu silah Obama’ya doğrultulmuş durumda. Obama’nın Müslümanlık söylentilerini yağlayıp ballandırıp ekmeğin üzerine sürenlerin başında ise FOX Televizyonu geliyor.

Söylentilere göre Obama hayatının sırlarla dolu sayfası olan 4 yılını Endonezya’da geçirdi ve orada bir medresede okudu. Yani Müslüman cocuklarının okuduğu bir okulda.

Medrese denilen okul bizdeki İmam Hatip okulları gibi. Ailesi, Obama’yı bu okulda okutmakta bir sakınca görmemiş. Ancak gelin de bunu FOX TV’ye anlatın. Fırsatı kaçırırlar mı. Hemen okul civarına bir muhabir yollayıp olay yerinde incelemeler yaptırıldı. Okulun ismi Basuki ve Obama 1969’dan 1971’e kadar orada okumuş. FOX TV’yi izleyen bir Amerikalıysanız ve Obama’ya da oy vermeyi planlıyorsanız hemen vazgeçebilirsiniz. Çünkü izlediğiniz haberleden dolayı Obama’nın Müslüman olduğunu, olmasa bile onlarla işbirliği içinde olduğunu düşünür, oyunuzu başkası için kullanırdınız.

Kimse Hilary’i sevmiyor
Neyse ben gene asıl konuma Hilary’ye döneyim. Hillary’nin durumu Amerikan toplumundaki güçlü kadına düşman olma eğilimine iyi bir örnek olduğu için incelenmeye değer. Bu kadını kimse sevmiyor. Kadın Demokrat ama demokratlar sevmiyor. Cumhuriyetçiler zaten nefret ediyor. Burada New York’da da Bostonda da insanlara soruyorum, “Neden sevmiyorsunuz?” diye. Yetmedi bir de Birleşmiş Milletler’de bilikte çalıştığım ofis arkadaşlarıma sordum, onlardan da aynı yanıtı aldım. Hepsi ağız birliği etmişcesine Hillary’nin iki yüzlü, yanar döner bir kişilik olduğunu söyleyip geçiyorlar. Bazıları “boşver” diyor “Amerika’da insanlar kadın başkana hazır değil”. Yani bu sefer başka şekilde Hilary’nin üzerine çizgi çekiliyor.

Hizmet etmek için mi, seçilmak için mi?
Gerekçelerin hiç birinin altında ciddi bir politik analiz yok.

Bu arada belirteyim, ben de Hilary’yi sevmiyorum. Çünkü ben zaten hiç bir politikacıyı sevmiyorum. Hizmet etmek için mi çırpınıyorlar, yoksa seçilmek için mi; kuşkuluyum.

Şimdi ben kendi kendime soruyorum. Eski başkan Bill Clinton’ı seven, adı geçtiğinde kalbi küt küt atan bir insan neden onun karısını sevmez? Bill ve Hilary Clinton yıllardır karı koca değiller mi, aynı yastığa baş koymuyor mu: farkları ne? Hilary, kocası Clinton’ın arkasındaki en büyük güç değil miydi? Amerika’da bir aralar Clinton fıkralarından geçilmiyordu. Pek çoğu da Bill Clinton’ın karısının kuklası olduğu ve ülkeyi asıl Hilary’nin yönettiğine dairdi. Gerçekten de Hilary, kocasının fikir annesiydi. Peki, öyleyse neden erkek Clinton iki yüzlü değil de dişi Clinton iki yüzlü? Neden biri kötü diğeri iyi? Bu soruyu kimse kendine sormuyor.

Missouri Üniversitesi profesörlerinden Betty Winfield’in saptaması Hilary Clinton’ın durumunu anlamamıza biraz yardımcı olabilir. Profesör Winfiel diyor ki, 1992 yılındaki seçim kampanyasından beri Hilary hep kendinden beklenenden yani klasik başkan karısı tiplemesinden farklı bir şekilde davrandı ve bu nedenle de hep tepki topladı.

Profesörün dediği doğru. First Lady eğer kendini sevdirmek istiyorsa, el çantası gibi kocasının yanında dolaşan, etliye sütlüye bulaşmayan, döpyesini giyinip yardım kuruluşlarının davetlerine katılan ve içi geçmiş bir iki süslü laf eden hanım hanımcık biri olmalıydı. Gerçi Hilary bütün bunları da yaptı, ancak O bunun ötesine geçti: Sesini yükseltmeyi bilen, kararlı, güclü, kendi fikirleri olan evli ama bağımsız bir kadın tiplemesi sergiledi.

Nitekim Bill Clinton’ın başkanlık sahnesinden çekilmesinin ardından sahneye bu kez karısı Hilary çıktı ve senetoya girdi. Toplumun tepesi atti tabii.

Hillary şimdi toplumdaki bu antipatiye karşı savaş veriyor. Sıcak ve sevimli pozlar vermek için özen gösteriyor. Çünkü insanlar onun buz gibi bir kadın olduğunu düsünüyor: her zaman gizli saklı planlar peşinde koşan, kural tanımaz, hesapçı, insanları yanıltan bir Leydi Macbeth gibi… Öte yandan boynu bükük prenses Diana gibi hayır işlerine koştuğunu görünce şüpheyle bakıyorlar. Hele de Hilary kendi seçim kampanyası için işadamlarından milyonlarca dolar yardım topladığında karşıtları iyice kafayı yiyecek gibi oluyor.

Chelsea kimin kızı?
Gazeteciler, politikacılar, sokaktaki insanlar, herkes Hilary ile ilgili bir şeyleri merak ediyor ve bu garip düşüncelerini de sesli dile getirmekten çekinmiyorlar. Bazıları soruyor; Hilar gay mi değil mi, kocasına sadık mı değil mi? Öyle ya ana güzel baba güzel peki kızları Chelsea neden çirkin..? Hilary sağcı mı yoksa solcu mu, yoksa feminist mi? Neci bu kadın? Sorulan her soru, her merak göstergesi Hilary’yi daha da gizemli bir kadın karakter haline getiriyor. O temkinli olunması gereken tehlikeli bir kadın: 21.yüzyılın Amerikan cadısı.

Evinin kadını ol!
Kimsenin Hilary’e güveni ve itimatı yok. Ama bu kadın okuyor mu, üflüyor mu kazan mı kaynatıyor bilinmez, herkesi dolaba koymayı çok iyi beceriyor. İsadamlarından istediği yardımı koparıyor, hesabında seçim kampanyasında bol bol harcamak için milyonlar yatıyor, kocası Bill Clinton’ı yörüngesi etrafında çeviriyor.

Ondaki bu güç karşıtlarını daha da korkutuyor ve nefretlerini ikiye katlıyor. Oysa Hilary evinde oturup konferans konferans gezmekten bitkin düşen Clinton’a çorba kaynatsaydı, önüne koca bir tabak sıcak yemek koysaydı herkes Hilary’e güvenecek ona sempatiyle bakacaktı. Kimse düsünmeyecekti çorbayı gerçekten Hilary mi yaptı yoksa lokantadan sipariş mi etti diye.

Yani Hilary şu an kötü kadın. Üstelik başkan olamaya yeltenecek kadar ileri giden bir küstah. Benim düsüncemi merak ediyorsanız. Benim Hilary’i beğenmeme nedenlerim tümüyle farklı. Bana göre onun Cumhuriyetçilerden çok bir farkı yok. Öteki türlü onun bir kadın olarak ortaya koyduğu cesarete, güce ve dayanıklılığa hayranım. Amerikan toplumunun ne denli tutucu olduğunu bilenler benim bu hayranlığıma hak vereceklerdir.

Kimin sahasında dolaşıyor
Peki Hilary neden kötü kadın? Toplum kadın düşmanı o nedenle mi, yok değil. Ona olan tepkinin nedeni erkeğin toplumdaki rolünü çalmasından kaynaklanıyor. Kocasının yanında sırıtarak dolaşan bir kadın değil. Bir erkek kadar katı ve bir erkeğe ihtiyacı olmadan kendi başına ayakta duracak kadar güclü ve dik. Ne evinde çocuk bakıyor, ne de erkek müdürünün sadık elemanı olarak bir ofiste çalışıyor. Kendi kendinin patronu, o erkekleri yönetiyor ve şimdi de kalkmış ülkeyi yöneteceğim diyor. İste hepsi bu; Hilary bugüne kadar erkeklerin üzerine vazife olan işleri yapmak istiyor. Bu da erkekleri sinirlendiriyor ve ona demediklerini bırakmıyorlar.

Kadınlar da ona düşman
İşin tuhafı kadınları da sinirlendiriyor. Çünkü kadınlar da erkeğin sahasında fink atan kadınları sevmiyor. Kadınların çoğu kendilerine verilen klasik kız kardeş, anne, hala, teyze, sadık eleman rollerine kendilerini o kadar alıştırmış ve inandırmışlar ki… Bu nedenle Hilary kadınların kafasındaki modeli de allak bullak ediyor ve onların kendilerini aptal gibi hissetmelerine neden oluyor.

Erkek Amerika
Hilary “Erkek Amerika”nın ilk kurnbanı değil. Bu toplum öteden beri güclü ve bir şeyleri değiştirmeye kalkan kadınları sevmiyor. Ülkenin kuzey doğusunda yer alan Salem kasabasında geçmişte ilginç şeyler yaşandı. 1692 yılındaki mahleme kayıtlarına göre 20 kadın teker teker asıldı.

20 kadını astılar
Bu kadınlar niye asıldı? Çünkü onlar cadıydı. Bu cadılar ellerinde ki güclerle bir şeyleri değistireceklerini iddia ediyordu. Oysa toplumun kurallarına göre bir şeyler değisecekse erkeler tarafından değiştirilir. Kadınlar ise kahvaltı için tavada kek yapıp, üzerine de Maple şurubu döküp çocuklara yedirmeli. Erkeğin işine bulaşırlarsa da sallandırılırlar.

Ben ne olacağını çok merak ediyorum. Bakalım kim kimin ipini çekecek, toplum mu Hilary’nin Hilary’mi toplumun…


edit post

Comments

0 Response to 'AMERİKAN CADISI'