21 Mart 2007 - showtvnet.com

Burada, yani New York’da, insanın tüylerini diken diken eden, ürkütücü bir sergi epeydir halkın akınına uğruyor. Resim sergisi değil, heykel de değil, ölü insan bedeni sergisi bu: İsmi de, “Body World”, yani beden dünyası. Analar babalar çocuklarını elinden tutup bu sergiye götürüyorlar, çünkü masum ve eğitici bir sergi olduğunu düşünüyorlar. Ben de öyle düşünüyordum.

Futbol oynayan ceset
Sergilenen cesetler “Plastination” diye adlandırılan
özel bir işlemden geçiriliyor. En basit biçimde özeti şu: deri yüzülüyor üzeri plastik benzeri bir maddeyle kaplanıyor. Hazırlanan bedenler, farklı pozisyonlara sokularak sergi
salonunda yerlerini alıyor. Bir köşede futbol oynuyor
pozisyonundaki bir ceset, diğer köşede koşuyor
pozisyonunda bir başka ceset... Cesetlerin katman
katman kaslarını, vucut yağlarını, iç organlarını,
beyinlerini, her seyini görebiliyorsunuz.

İkinci memleketim Boston
“Plastination” yönteminin bulucusu bir Alman doktor.
Beyimizin ismi Dr. Günther von Hagen. “Deha”
bilimadamının sergisi bir değil birden fazla, yani mağaza
zinciri gibi. Sadece New York’da değil, aynı anda
dünyanın birden fazla şehrinde.. Bu sergiler, ‘Body
Works’, ‘Body World’ ve ‘The Amazing Human Body’ gibi
değişik isimlerle dünya turnesindeler: Tokyo’dan
Sdney’e ve benim “ikinci memleketim” saydığım Boston’a
kadar her yerde... Milyonlarca insan bu sergileri ziyaret
ediyor. Japonya’da, 1996-1998 yılları arasında
2.5 milyon kişi sergiyi gezmiş. Önceki yıl Berlin’de,
7 ay içinde sergiyi gezenlerin sayısı ise 1 milyon
400 bin.

Beyinleri için çocukları öldürüyordu
Şimdi o ürkütücü noktaya geleyim: Yani, Alman doktorun
nasıl bir insan türü olduğu noktasına: Günther von
Hagen, yaptığı korkutucu çalışmalarıyla, sanki Hitler
doneminin ünlü professörlerinden Dr. Carl
Schneider’in ruhunu geri çağırıyor. Dr, Scheneider, bundan 67 yıl önce, Heidelberg Universitesi Psikiatri Servisi Başkanıydı. Bu görevi süresince, “geri zekalı” teşhisi koyduğu cocuk hastalarını öldürüp, beyinlerinin koleksiyonunu yapıyordu. O’na göre bu katliam çok normaldi, cünkü öldürülen çocukların beyinleri bilimsel araştırmalar için kullanılıyordu. Günümüzün Schneider’i yani Dr. Von Hagen ise tezgahı Çin’e kurmuş, orada yaşıyor ve
orada eline düşen taze insan bedenlerini kimyasal
işlemlerden geçirip dünyadaki sergilere hazır hale
getiriyor.

Falun Gong taraftarları
Peki bu cesetler nereden gelip de Dr. Von Hagen’in eline düşüyor. Söyleyeyim: Çin devletinin 5.sınıf adliye koridorlarından. Çin hükümeti, rejime karşı mücadele eden Falun Gong taraftarlarını bu adliyelerde uyduruk ceza yasalarıyla yargılayıp idama mahkum ediyor, sonra da idam edilen mahkumların bir kısmını Von Hogen’in eline veriyor.

Ceset fabrikasına giden minibüs
Peki bu mahkumların idamı nasıl yapılıyor biliyor musunuz? Onu da söyleyeyim: Esas ürkütücü nokta da burası zaten. Örneğin Çin’in Yunnan bölgesinde yargılanan mahkumlar,14 kişilik penceresi olmayan minibüslere bindiriliyor. Minibüste, mahkumlar dışında bir doktor, bir cellat, bir mahkeme görevlisi ve bir başka devlet görevlisi yer alıyor. Minibus, mahkemenin olduğu bölgeden ayrılıp Dr. Von Hagan’in sahil kenti Dalian’daki ceset fabrikasina doğru yola çıkıyor.
Mahkumlar, işte bu yol üzerinde yolculuk ederken idam
ediliyorlar.

Cellat öldürüyor, doktor organları buza basıyor
Çinde mahkumlar genellikle, enselerinden beyne doğru kurşun sıkılarak idam ediliyor. Çin adaleti, 10 mahkumu birbirinin gözü önünde, tavuk gibi boğazlıyor. Doktorlar böbrek-kalp ne isterlerse söküp alıyorlar ve bir buz kabında saklıyorlar. Mahkumun artan bedeni de Dr. Von Hagan’a yetistiriliyor: taze taze, soğumadan, Doktorumuz taze cesetleri daha iyi işleyebilsin, üzerinde daha rahat çalışsın diye. O’nun dahiyane işlemlerinden geçirilen cesetler daha gelişmiş batı ülkelerine postalanıyor.

Çin devletini kim yargılayacak?
Hannibal’ın bile pabucunu dama atacak işler çeviren
Dr. Von Hagan, bilim ve egitim adı altında Çin hükümetiyle işbirliği yaparak uluslarası kitlesel bir suça ortak oluyor. Ancak bu konuda Uluslararası İnsan Hakları Gözleme komiteleri gibi sivil örgütler hariç hiç bir devlet Çin yönetimi aleyhinde sesini çıkarmıyor. Zaten Von Hagan’ın sergileri de batılı ülkelerde fing atıyor. Her şey göz göre göre oluyor. Tarihteki bütün büyük şuçlar gibi.

Kırgız mahkumların bedeni nerede?
Dr. Von Hagan, 1996 dan beri Çin-Dalian’daki Tıp Fakültesi’nde profesör olarak görev yapıyor. Çin hükümetinin desteğiyle 2001 yılında 250 kişinin çalıştığı kendi özel ceset fabrikasını kurdu. Aynı zamanda Kirgizistan- Bişkek’deki “Plastination” Araştırma Merkezi’nin de başına geçti. Ekim 2003 de Kırgızistan Meclisi’ndeki bir araştırma komisyonu onu yüzlerce ölü Kırgız mahkumun bedenini yasadışı yollardan hareket ederek kullanmakla suçladı. Ancak Dr. beye yine bir şey olmadı.

Organ ticaretini mafya değil devlet yapıyor
Von Hagan’in iş ortağı olan Çin devletinin ise zaten suç hanesi çok kabarık. Uluslararasi Af Örgütü raporlarına göre yılda en az 3 bin dört yüz vatandaşını idam eden Çin, bunların ölüsünden bile para kazanmaya bakıyor. Çin hükümetinin uzun bir zamandan beri uluslarası piyasaya kadavra ve organ pazarladığı biliniyor, üstelik her şey ıspatlı. Organlar, dünya pazarında, 40 bin dolardan 250 bin dolara kadar alıcı bulabiliyor.

Turistler takı değil organ alıyor
Yabancılar gidiyor, Çin’deki askeri hastanelerde organlarını takınıp yüklü de bir para ödeyip geri dönüyorlar. Hong Kong’lu doktor Man Kam Chan bugüne kadar 200 hastasına Çinde organ takılmasını sağladığını, kendi ağzıyla itiraf ediyor. Özellikle Pekin, Shanghai ve Guangzhou gibi büyük kentlerde gerçekleştirilen idamlarda katledilen hiç bir mahkumun cesedi telef edilmiyor ve organa dönüştürülüyor.

Yasal suç
Çin hükümeti, 1981 Haziranında, mahkumların
organlarından, bilimsel araştırmalar ve tıbbi tedaviler için yararlanılmasına ilişkin yasal dezenlemeler yaptı. Görüldüğü gibi bazen yasanın kendisi bile bir suç olabiliyor, çünkü Çin
hükümeti çaldığı minareye kılıf olsun diye yasa çıkarıyor ve gönül rahatlığıyla suç işliyor.

Mürekkep renkli nehir
Kendi insanlarını öldürüp organlarını dünya pazarında
satan bu devlet şimdi dünya liderliğine oynuyor. Sayin Jintao (Çin Devlet Baskani) ile karşılaşma imkanım olsa söylemek isterdim: Kendi topraklarının her metrekaresini ve kendi öz insanlarını aç gözlü şirketlerin her türlü tecavüzüne açıyorsun... Pamuk ve pirinç tarlalarının yerini hiç bir arıtma sistemi olmayan fabrika tarlalarına dönüştürüyosun… Feng Chan nehrinin suyu kirlilikten mürekkep gibi akıyor. Bu nehrin etrafindaki köylerde yaşayan köylülerde kanser oranı ülke ortalamasının kat kat üstünde. Bu konuda hiç mi vicdan azabı çekmiyorsun? Ünlü market zinciri Wall Mart’ın... Dongguan’daki oyuncak fabrikalarında işçiler günlüğü 3.5 dolara çalıstırılıyor. Üstelik günde 8 saat değil 13 saat çalışıyorlar. Gerekli hiç bir sağlık koşulu sağlanmadığı için, bütün gün tutkala el batıran, boya spreyini yutan çalışaların elleri ve burunları kanıyor. Anlat Feng Chang! ekonomik gelişme için insanların bu kadar ağır bedeller mi ödemesi gerekiyor?

Feminen bir ülke olmak
Ak Parti ideologlarının Çin’deki ve diğer Uzakdoğu ülkelerindeki ekonomik büyümeden çok etkilendiklerini biliyorum. Ancak ekonomik canlanma için çırpınırken Turkiye’nin saygınlığının ve maneviyatının da en az ekonomik amaçlar kadar önde tutulması gerekiyor. Maneviyattan anladığım şudur: Turkiye çocuk pornosu mafyasının, organ mafyasının, haraç mafyasının, fikrini soyleyen muhalif politikacılarla yazarları hapse yollayan ceza yasalarının ve gaylere karsı her türlü şiddete göz yuman mercilerin ülkesi olmamalıdır. Yeni yüzyılda, uniformasını çıkarmıs, yazlık giysiler içindeki feminen ülkeler dünya sahnesinde daha saygın bir yer edinecektir.


edit post

Comments

0 Response to 'DR. HANNIBAL VE FEMINEN DEVLET'