17 Nisan 2007 - showtvnet.com

Türkiye ve Irak Kürt Kesimi (IKK) arasında yaşanan soğuk savaş zaman zaman öyle bir noktaya taşınıyor ki aniden fiziki bir savaşın içine dalacakmışız endişesine kapılıyoruz.

Barzani’nin yaklaşık 1 ay önceden yaptığı ancak yeni ortaya çıkan açıklaması, Türkiye’nin politik tansiyonunu 140/90 mmHg sınırına taşıdı. Kamuoyunda savaş kaygıları yeniden başladı. En son, Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın, “Sınır ötesi bir harekat fayda sağlar” şeklindeki açıklamaları kaygıları daha da derinleştirdi: Hükümet, TSK ve IKK arasında aylardır yaşanan polemik üçgeni en sonunda gelip hiç de arzu edilmeyen bir noktaya dayandı.

Tam bu kavşakta, bir sav bir de soru ortaya atmak istiyorum. Türkiye ne bugün ne de yarın Irak Kürt Kesimi’ne girmeyecek. Nedenlerini aşağıda sıralayacağım. Sorum ise şu: IKK, Türkiye ile başından beri bir polemiğe girme gücünü nereden alıyor? Cevabım yine aşağıda ama önce 4 ipucu sözcüğü vereyim: Para, Petrol, İsrail ve ABD.

Türkiye, geçen yılın Temmuz ayında Irak sınırına büyük bir askeri yığınak yapmıştı. Bir savaş çıkacağı korkusuyla herkesin yüreği ağzına gelirken, her şey çok şükür durgunlaştı. Aradan bir yıl geçmeden yine aynı noktaya geri döndük.

Yukarıda Türkiye’nin IKK’ne girmeyeceğini söylemiştim. Peki neden? Çünkü Türkiye’nin IKK’ne girmesi demek orada kendi müttefikleriyle, yani İsrail ve Amerika ile savaşması demek. Böyle bir şey de asla mümkün değil.

Soracaksınız, “Hadi Amerika’yı anladık, peki İsrail’in IKK’inde ne işi var.”

İsrail, 1960’lardan beri orada. Ancak Irak savaşıyla birlikte İsrail ve Kürt kesimi arasında süren işbirliği hız kazandı. İsrail başından beri Kürtlerin Saddam ile çatışmasında, Kürtlerin yanındaydı. Çünkü İsrail’in Ortadoğu da Arap olmayan bir yandaşa ihtiyacı vardı, bu da Kürtlerdi.

İsrail Amerika’nın Irak’ta savaşı kaybettiği görüşündedir. Eski Başbakanlardan Ehud Barak, Bush’un Irak işgalinin en büyük destekçisi olduğu halde, Dick Channey’i bu konuda uyarmış ve Irak’ta kazanmanın artık hiç bir yolu olmadığını söylemiştir.

Sonraki İsrail Başbakanı Ariel Şaron ise ülkesinin Irak’taki Amerikan yenilgisinden zarar görmemesi için yeni çözümler aramış ve sonunda elindeki B planını uygulamaya koymuştur.

Bu plan şu an uygulamadadır. İsrail bu planın bir parçası olarak IKK’ni mesken tutmuştur. New Yorker dergisine göre Israil Gizli Servisi ve ordu yetkilileri IKK’de halen faaliyet gösteriyorlar.

İsrail’in Washington Konsolosu sözcüsü Mark Regev, B planının varlığını yalanlasa da Barzani’ye istediği gibi konuşma cesareti veren kaynaklardan biri bu plandır.

İsrail aynı zamanda İran ve Suriye Kürtlerini de bu iki düşman devlete karşı destekliyor. Ancak bunu yaparken Türkiye ile olan stratejik ortaklığını zedelememek konusunda aşırı bir hassasiyet gösteriyor. Kürt unsurunun Türkiye için ne kadar önemli olduğunu biliyor ve buna göre davranıyorlar. Çünkü “Türkiye İsrail’in düşmanı değil, dostu.”
Bu durumda her şeye rağmen ortada fiili bir Amerikan-İsrail-Türkiye ve IKK ittifaki var. İronik bir durum: Türkiye sürekli kriz yaşadığı Barzani yönetimiyle aslında aynı ittifak içindedir.

İsrail’in Kürtleri desteklemekteki amacı ise elbette Kürtlerin kara kaşı kara gözü için değildir. Saddam Hüseyin İsrail için çok büyük bir tehditti. Hüseyin artık yok, ancak Irak’taki durum İsrail’in güvenliği için hala büyük bir tehdit. Çünkü orada artık Saddam yok ama El Kaide ve İran destekli Şiiler var.

İsrail’in IKK’inde olmasının ikinci nedeni ise İran ve SuriyeBu iki ülke İsrail’in düşmanıdır. IKK bu üç düşman ülke arasında yer alan çok stratejik bir bölgedir. Üstelik Kürtler de Türkler gibi Araplara ve Arap milliyetciliğine hiç de sempati duymuyorlar.

İstikrarlı ve güvenli bir IKK Amerikan çıkarlarına da uygundur. Amerika’nın bölge petrolünü, İsrail’in ise İran ve Suriye’yi kontrol etmek için bağımsız bir Kürt devletine ihtiyaçları var. Onlar için bir devletle çalışmak, statüsü tam belli olmayan merkeze bağlı bürokratik bir özerk yönetimle çalışmaktan daha kolay ve verimli olacaktır. Bu nedenle IKK’ye çok geçmeden bağımsızlığı verilecektir. IKK bu konuda son aşamalara gelmiştir.

edit post

Comments

0 Response to 'BARZANİ VE İSRAİL’İN B PLANI'