16 Ekim 2007 - showtvnet.com

Amerika’da medya ve politika dünyası epey bir zamandır bir gazeteci hakkında sessizce konuşup duruyor. Bu gazeteci Alexis Debat.

Terörizm ve ulusal güvenlik alanında herkesin saygı duyduğu bir isim olan Debat, hakkındaki skandalın dar bir alanda yarrattığı zelzeleyle birlikte, ününü başka bir sahaya kaydırdı: O artık başarılı bir gazeteci olarak değil, bir asparagas sanatçısı olarak biliniyor.

Debat skandalı Tanrı’nın medyaya yaptığı bir şaka gibi. Öyle ki bu şakanın ardından, Amerikan medya çalışanları ve Washington’daki politikacılar kendilerini salak gibi hissettiler. Skandalın ortaya koyduğu bir başka gerçek ise medya-devlet-toplum üçgeninin aslında manipülasyona ne kadar açık ve ne kadar zayıf bir yapıya sahip olduğuydu.

Debat, geçen yaz başına kadar, Amerika’nın en büyük televizyon kanallarından biri olan ABC için çalışıyordu. 32 yaşındaki Debat’ın, ABC için önemi büyüktü. Çünkü Debat, hem Washington’daki kritik politikacılarla iyi ilişkileri olan sağlam bir haber kaynağı, hem iyi bir danışman, hem de alanında uzman bir muhabirdi.

Debat, kendi ülkesindeki bu ününü ABD dışına da ihraç etti. O’nun Amerika’daki süksesine kanan Fransız dergisi Politique Internationale, Debat’dan kendileri için röportajlar yapmasını istemişti. Debat bu dergi için, Bill Clinton’dan Barak Obama’ya, eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’dan New York Belediye Baskanı ve ünlü işadamı Bloomberg’e ve Microsoft’un kurucusu Bill Gates’e kadar dünyaca ünlü isimlerle röportajlar yapmıştı.

Debat’ın süksesi CV’nin şıklığından kaynaklanıyordu: Ünlü düşünce kuruluşlarından Nixon Center'ın Terörizm ve Ulusal Güvenlik bölüm başkanıydı bir, Sorbon da doktorasını yapmıştı iki, son derece saygın bir üniversite olan George Washington’da İslam radikalizmi üzerine dersler vermişti üç, Time dergisi, Associated Press Haber Ajansı ve Benim de bir ara staj yaptığım ve ABD'nin BBC’si sayılan PBS tarafından “uzman” ilan edilmişti dört, bu halkaya ABC’yi ekleyin beş. Halka, 5’i geçip daha da uzuyor....

Debat’in, genç gazetecilerin iştahını kabartan bu başarısının aslında koca bir yalan üzerine inşa edildiğini kim bilebilirdi ki. O’nun yalandan örülmüş kariyeri ilmik ilmik sökülüp dibe vurduğunda, herkesin ağzı şaşkınlıktan beş karış açık kalmıştı.

Debat’in bu çözülüş öyküsü öylesine ilginç ve sıra dışıydı ki, ben bile bir ara bu işin altında sıra dışı gizli bir örgütün olduğunu düşündüm. Bu örgüt medya mensupları, politikacılar ve toplumla dalga geçmeyi amaçlamış ve bir senaryo yazarak başrolü Debat’a vermiş olmalıydı. O’nun öyküsü gösteriyordu ki bir gazeteci aslında canı istese kolayca kaynağı belirsiz yalan haberlerle, bir ülkeyi diğerine saldırtabilir, ya da o ülkedeki iç ilişkiler dengesini birbirine katabilirdi. Peki nasıl mı? Sabredin! O noktaya az sonra geliyorum.

ABC Televizyonu Debat’in işine yaz başında son verdi. Çünkü ABC yöneticileri O’nun Sorbon’dan doktorası falan olmadığını öğrendiler.

İşte bu olay, Debat’in kariyerini tersyüz edecek gelişmelerin başlangıcı oldu: Çok geçmedi, geçen ay içinde bu kez de Barak Obama nın (Amerikan başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti baskanlik aday adayı.) çevresindekilerden biri, Fransız dergisinde Obama ile yapılan bir röportajdan süphelenmiş, durumu Obama'ya bildirmişti. Bunun üzerine de röportajın sahte olduğu ortaya çıktı. Röportaj skandalının ardından anlaşıldı ki Debat’in dünyaca ünlü isimlerle yaptığı röportajların aslında hepsi sahte. Yani hepsi Debat’in hayal ürünu. Bu adam, Fransız dergisinin 29 yıllık editorü Patrick Wajsman’a bütün bu sahte röportajları bir güzel yutturmuştu.

Asparagas ustası sayın beyfendinin marifetleri sadece yukarıda sayılanlarla da sınırlı değil. O, yaptığı yalan haberlerle neredeyse Amerika ile İran’ı savaşa sokacaktı. İşte bu noktada iş çok daha ciddiye biniyor ve akla daha farklı sorular geliyor: Asparagas gazeteci Debat, sadece gözü açık-gözü dönmüş bir kariyer sevdalısı mı yoksa Amerika’yı Irak Savaşı’na sürükleyen derin devlet grubunun medyadaki eli mi?

Debat’in İran ile ilgili yaptığı yorumlar ve haberler tümüyle Bush yönetiminin İran’a yönelik savaş tamtamlarına güç katıcı yöndeydi. Hatta O’na kalsa Amerika İran’ı yerle bir edecek askeri planı hazırlamıştı bile. İşte O’nun ünlü medya imparatoru Murdoch'un sahip olduğu gazetelerden birinde, geçtiğimiz Ekim ayının ikisinde yayınlanan görüşleri:

“Nixon Center’ın ulusal güvenlik ve terorizm direktoru olan Alexis Debat’in iddiasina göre Pentagon, İran’daki 1200 hedefe yönelik kitlesel bir hava saldırısı planı yaptı. Bu plana göre Amerikan askeri planlamacıları sadece İran’ın nükleer tesislerini hedef alan küçük bir saldırıyı hedeflemiyor. Plan, İran’ın askeri gücünü tümüyle yerle bir etmeyi hedefliyor.”

Debat’in dolaylı olarak Pentagon’la yakın ilişkileri var. Örneğin Debat in, Pentagon’dan ihale alan ve bu kuruma danışmanlık hizmeti veren Lincoln Group’un kurucularından biri olduğu iddia ediliyor. Lincoln Grup, Amerikan hükümetinin istemleri çercevesinde Irak halkını, yerli medya aracılığıyla manipüle etme (kaba deyimle beyin yıkama ya da propaganda yapma) işini üstlenmiş.

Ancak Lincoln Grup yetkilileri Debat’in şirketle olan ilişkisini şüpheli biçimde yalanladılar. Önce Debat’in kendileri için hiç bir zaman çalışmadığını iddia ettiler. Sonra Debat’in kendileri için sadece iki saatlik bir danışmanlık hizmeti verdiğini söylediler, ardından da başka bir şey…

Bu arada bazı kaynaklar, Debat’i, Bush’un Ortadoğu politikalarına hizmet eden pek çok kritik medya haberinin arkasındaki isim olarak görüyorlar. Bu iddialara göre, ABC Televizyonu, Antrax (11 Eylül saldırısın hemen ardından özellikle gazetecilere zarflarla yollanan öldürücü kimyasal madde) atağının, Saddam Hüseyin’le bağlantısı olduğu yönünde asılsız haberler yaptı. Bu haberlerin arkasındaki isim ise Debat’den başkası değildi.

Bazı medya kuruluşlarının, Türkiye’nin siyasal yazgısını değiştirmeye soyunduğu ve ülkeyi bir savaşın eşiğine sürüklemeye calıştığı şu kritik günlerde, sormadan edemiyorum: Türkiye medyasındaki Alexis Debat kim?


edit post

Comments

0 Response to 'Derin devletin medyadaki eli'