2 Mart 2007 - showtvnet.com

Amerikalı arkadaşım Jonathan Lafland’a soruyorum, “Ailen oy kullanırken neye göre karar veriyor? Jonathan, JP Morgan adlı bir yatırım bankasında çalışıyor, Colombia Universitesi’nde MBA yapmış parlak zekalı biri. Tereddütsüz yanıtlıyor: “Bizimkiler adayların fikrine bakmaz, kim daha iyi görünümlü (yakışıklıysa) ve sıcak kanlıysa oylarını ona verirler .”

Selvi boylu Mitt Romney
Bu ülkede sadece Jonathan’ın ailesi değil, pek çok insan aynı yaklaşımla oylamaya katılıyor. Bu genel eğilimin önemi nedeniyle, Amerika’da her başkanlık seçimi öncesi başkan adaylarının ya da başkanlık aday adaylarının görünümleri ve bunun onların siyasi kaderine etkisi tartışma konusu edilir. Daha bir kaç gün önce NPR adlı radyoda Massachusetts eski valisi, simdiki Cumhuriyetçilerin başkanlık aday adayı Mitt Romney’in karizması üzerinde duruluyordu. O’nun siyah saçları, kare çenesi, uzun boyu, kararlı bakışları ile nasıl da toplumun hayalindeki başkan imajıyla birebir örtüştüğü iddia ediliyordu. Öte yandan kelliği nedeniyle diğer aday adayı Rudolph Giuliani’nin seçilme şansı olmadıgı iddia ediliyordu.
İmaj ve bununla bağlantılı olarak iyi görünüm, Amerikan siyaset minderinde güreşecek yiğitler için büyük önem taşıyor. Fikirleri kadar, nasıl göründükleri ve toplumun onları nasıl algıladığı da önemli.

Başbakan seçmek oyuncu seçmek gibi mi?
Medya çağında, bir halkın bir lideri başkan olarak seçmesiyle, bir Hollywood yönetmeninin yeni filmi için oyuncu seçmesi benzer kurallara göre yapılıyor. Seçilecek oyuncunun o role uygun düşmesi gibi, seçilecek başkan adayının da o koltuğu endamıyla doldurabilmesi beklenir. Düşünün ki Martin Scorsese Turkiye ile ilgili ciddi bir siyasi film yapmış ve filmde Cumhurbaşkanı rolünü Kamer Genç’e vermis. Çoğu insan bu role K. Genç’i yakıştırmakta güçlük çekeceği için, komedi filmi izlediğini düşünebilir. Neden? K. Genç’in fikirlerinin ne olduğundan mı? Hayır… O’nun fikirlerini açığa vurma tarzından, vücut dilinden, ses tonundan ve davranış biçiminden dolayı.

Tarihi Kennedy/Nixon tartışması
Televizyonun her eve girmesi, gazete ve dergilerin yaygınlaşması, siyasetteki “imaj’ kavramını daha da etkinleştirdi. Gazetecilik okumus herkes bilir; Siyaset tarihinde meşhur bir televizyon tartışmasi vardir. John Kennedy daha Massachusetts eyaletinden senatorken 1960 Eylül’ünde zamanın başkan yardımcısı Richard Nixon la bir tartışmaya davet edilir. Siyasetçiler arasındaki ilk TV tartışma programıdır bu. 70 milyona yakın Amerikalı programı izler. Ardından yapılan kamu oyu araştırmaları gösterir ki Kennedy büyük bir farkla daha başarılı bulunmuştur.

Tartışmayı görünümüyle kazandı
Bunun nedeni Kennedy’nin ulu fikirleri değil, sergilediği imajdır. Nixon, stüdyoya hastaneden çıkıp gelmiştir. Çok bitkindir, saçları dağınıktır, traşı kötüdür, üstelik yüzüne makjaj yapılmasına izin vermemiştir. Oysa Kennedy California ‘dan yeni gelmiş, beyaz cildi güneşte hafif kavrulmuş, saçları düzgün taralı, giyimi düzgün, traşlı, enerjik görünümlüdür. Ellerini kullanım tarzı ve ses tonuyla da kendine güvenli bir izlenim bırakmıştır. Kenedy iyi görünümlü, Nixon değildir. Sonuç olarak, Kennedy bu tartışmayı fikirleriyle değil görünümüyle kazanmıştır.

Drakula filminde başrol oynayabilecek başkanlar
Amerika’nın bugüne kadar gelmiş geçmiş başkanlarının resimlerini yanyana koyduğunuzda varacağınız sonuç şudur: Televizyonun yaygın olmasından sonra seçilen başkanlarla öncekiler arasında ciddi bir güzellik farkı vardır. Televizyon öncesi çağda, yani 1800'lerde başkan olan William Harrison’a ya da Abraham Lincoln’e hiç makjaj yapmadan Drakula filmlerinde başrol verebilirsiniz. Ancak 50’lerden sonra seçilen baskanlarını ( Kennedy, Lyndon B. Johnson, Gerald R. Ford, Jimmy Carter, Ronald Reagan, Baba Bush, William Clinton, Oğul Bush) Beyaz Saray'ın bahçe duvarı önüne dizip baktığınızda hiç birinin yakışıklı olmadığını iddia edemezsiniz. Hepsi gayet düzgün tipler.

Yakışıklı siyasetçi var mı?
Durum Amerika'da böyle de bizde farklı mı? Evet farklı. Çünkü medyadan sonra da medyadan önce de Turkiye'de başbakanlık yapanlara alıcı gözle bakın: Çoğunluğu “yakışıklı” demeye diliniz varmayacak siyasetçilerden oluşur. Üstelik bu isimlerin kimsede cinsel çağrışım yarattığını da pek işitmedim.

Üfürükcü hoca rolü kimin?
Medya çağı esas olarak Özal ile başladığı için Özal dan öncekiler ve sonrakiler diye bakalım. Her iki dönemde de etkin olan Necmettin Erbakan, Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel üçlüsüne bir şey demiyorum, kararı siz verin. Siz yönetmen, bu üç lider de aktör olsalardı, onlara filminizde başbakan rolünü verir miydiniz? Ya da ne tür bir rol verirdiniz? Mesela ağa rolü mü, bir kasabada yaşayan uyanık toptancı rolü mü, yoksa genç kızlara muska yazan üfürükçü hoca rolü mü?..

Anadolu halkı farklı ırklardan oluşan bir kokteyl olduğu için Avrupa’nın en güzel görünümlü erkekleri bu ülkededir. Ne demek istediğimi yurtdışı görmüşler bilir. Bu toplum güzeli sever ve baş taci eder de siyasete gelince neden lider olacak şahsın görünümüne önem vermez? Anadolu insanı siyasetçilerin fikirlerine daha fazla önem verdiği için mi? Yok, o da degil, eğer öyle olsaydı memleket bunca vukuattan geçip gelmez ve bu kadar yıpranmazdı.

Makedonya doğumlu Okyar
Yine de medyanın Türkiye seçmenlerinin siyasi lider seçme konusundaki genel tavrını bir parça da olsa etkiledigini düşünüyorum. Alın Özal sonrası gelen Tansu Çiller’i: hem kadın hem de güzel. Ya Recep Tayyip Erdoğan? Rizeli Erdoğan, Cumhuriyet (Kurtuluş Savaşı dönemini hariç) TC siyasi tarihinin ikinci en yakışıklı başbakanıdır. Birincilik Makedonya doğumlu Ali Fethi Okyar’ındır. 1924-25 yılları arasında başbakanlık yapan Okyar, arkaya tarayıp hafif sola yatırdiği ipek gibi saçları ve güzel gözeriyle bu ünvanı haketmiştir.

Başbakan Erdoğan’ın Marlon Brondo şişlikleri
Recep Tayyip Erdoğan uzun boylu ve düzgün fiziklidir. Yumuşak yüz hatlari, kocaman ve hafif açık alnı, yüzünü çok süsleyen ve Okyarı’ınkini çağrıstıran bıyıkları, kaş uçlarını hafif aşağıya düşüren ve ona masum-küskün bir ifade veren Marlon Brondo sişlikleri… Bunlar Erdoğan’ı yakışıklı yapan en belirgin unsurlar.

Erdoğan gülmekten korkmamalı
Başbakan bu görünümünü eğer isterse kendisi için gerçek bir avantaja çevirebilir. Suratını asmasına hiç gerek yok, kürsüye çıkarken taziyeye gidiyormuş gibi bir yüz ifadesi takınmasına da hiç gerek yok. Bu bakımdan biraz eski Amerikan başkan yardımcısı Al Gore’u anımsatıyor. Sayın Erdoğan’ın fazla değil ama biraz gülümsemeye ihtiyacı var. Gülümsemek O’nu daha enerjik, canlı, yenilikçi ve genç gösterecetir ve daha yakışıklı..

edit post

Comments

0 Response to 'CUMHURİYET TARİHİNİN EN YAKIŞIKLI BAŞBAKANI KİM?'